SIKILALIM

Hep birlikte geçirdiğimiz bu zor süreçte evdeyiz.

Belirsizlik insanı korkutur,kaygılandırır. Tıpkı çocuk kimliğinde olduğu gibi anksiyeteye sokar.

Düşününce yaklaşık 1.5 aydır evdeyiz. Bu süreci biz yetişkinler zor tolere ederken,okul öncesi yavrularımızın algılaması ve anlamlandırması oldukça zordur.

Hepimizin bildiği gibi okulöncesi dönemde, çocuklar bilinçaltı kodlama yapar. Olayları bilinç düzeyinde hatırlayamaz ancak yaşadığı duyguyu unutmaz. Varsa kaygılarımızı bırakalım bundan yıllar sonra anlatıldığında bugünleri “evde ailemle sevgi ve güven dolu geçirmiştim ” diye hatırlasınlar.

Okul olarak bu bilinçle önceliğimiz çocukların bu süreçten duygusal olarak en az hasarla çıkmasıdır. Eğitim sistemimizin en önemli parçası  ‘Her çocuğun bireysel farklılığını göz önünde bulundurarak,neye ihtiyacı olduğunu anlamak‘. Tam da bu durduğumuz noktada hiç şüphe yok ki hepimiz anne baba olarak çocuklarımız için en iyisini düşünüyoruz, titizlikle davranıyoruz.

Evde kaldığımız bu günlerin bize nasıl iyi geleceği, ne şekilde katkı sağlayacağına bakalım. Tüm gün çocuklarımızla evde vakit geçirmeye alışkın olmayan bizler,(bir de çoğumuz evden çalışmaya devam ediyoruz),onlarla yeterince ilgilenemiyoruz diyerek kimi zaman suçluluk hissiyle de ‘aman sıkılmasınlar’ diyerek çeşitli faaliyetler yapıyoruz, yapması için ortam hazırlıyoruz. Ayrıca ev içerisinde okul ortamı, parklardaki oyun alanlarındaki gibi sosyal bir etkinlik ve oyun ortamı oluşturmamız mümkün değil. Geçirdiğimiz bugünler, hepimiz için daha önce deneyimlemediğimiz bir öğrenme süreci.

Birbirimizle konuşurken bile ‘çok sıkıldık artık evde’ diye anlatıyoruz. Aslında evde olmak değil bizleri sıkan ,alıştığımız sosyal hayatımızın olmaması. Oldukça hızlı yaşarken,iş,ev,seyahatler,arkadaş toplantıları,doğumgünleri,partiler,eğlenceler,düğünler,tatiller………. derken  kendimize bile vakit bulamayan bizler ne yapacağımızı şaşırdık.

Şaşırmayalım..

Çocuklarımızın etkinlik yapmasının,akademik açıdan gelişebilmesi için faaliyetler yapmasının,oyuncaklarla oynamasının yanı sıra ‘Sıkılmaya’ ihtiyacı var.

Biraz canı sıkılsın.

Sıkıldım diye yanınıza gelsin,lütfen hemen çözüm üretmeyin,üretmeyin ki kendi problemlerini çözme becerisi gelişsin,

Biraz canı sıkılsın ki, düşünme becerisi gelişsin, oyuncaksız, faaliyetsiz kendi kendisiyle vakit geçirebilsin, sabretmeyi öğrenebilsin,

Biraz canı sıkılsın ki yaratıcılığı gelişsin, oyuncakları,boyaları vb malzemeler dışında oyun oynamak için kendisi oyun kurabilsin,hikayeler üretebilsin.

Biraz canı sıkılsın ki teknolojik aletlerin yanı sıra kendini keşfedebilsin.

Mesela sıkılma saati yapın birlikte :))) Sizin de sıkılabildiğinizi ve sıkıldığınızda neler yaptığınızı görebilsin.

Sizler de bu süreçte onu yakından gözlemleyin.

Canı ne zaman sıkılıyor, sıkıldığında neler yapabiliyor,neler üretebiliyor doyasıya izleyin.

Çocukların içlerindeki heyecanı,öfkeyi,eğlenceli tarafı,yaratıcılığı kısacası duygularını fark etmek sizlere de onlara da iyi gelecektir.

İçinde bulunduğumuz şartlar bize başka başka duygular yaşatırken size ve sevdiklerinize iyi gelen tarafından yakalayın hayatı.

Birbirimize kocaman sarıldığımız,coşkuyla kucakladığımız o günü hepimiz sabırsızlıkla ve özlemle bekliyoruz.

Sevgiyle,sağlıcakla kalın.

Şükran GÜNEŞ

To Top